Rüya gibi bir tören

Avusturya Devleti, 1912’de İslâm’ı kendi ülkesinde resmi din olarak kabul etmiş; bu kabul edişin meyvesi olarak da Müslümanlar burada diledikleri gibi dinlerini tatbik etmekte, bazı İslâm devletlerinde olduğu gibi, ibâdetlerine, kılık kıyafetlerine karışılmamaktadır. Bundan yirmi beş sene önce de, Müslümanların dini ihtiyaçlarını gidermek, eğitimlerini sağlamak, problemlerini çözmek üzere, “Avusturya İslâm Din işleri Teşkilatı”(Islamische Glaubensgemeinschaft in Österreich) kurulmuştur.

Rüya gibi bir tören



Viyana, 8 Aralık 2004

Her insanın hayatında kolay kolay unutmayacağı/unutamayacağı günler ya da geceler vardır. İşte 6 Aralık 04 akşamı da benim için, hiç unutamayacağım bir gece oldu.

Peki, ne oldu bu gecede?

Anlatalım:

Avusturya Devleti, 1912’de İslâm’ı kendi ülkesinde resmi din olarak kabul etmiş; bu kabul edişin meyvesi olarak da Müslümanlar burada diledikleri gibi dinlerini tatbik etmekte, bazı İslâm devletlerinde olduğu gibi, ibâdetlerine, kılık kıyafetlerine karışılmamaktadır. Bundan yirmi beş sene önce de, Müslümanların dini ihtiyaçlarını gidermek, eğitimlerini sağlamak, problemlerini çözmek üzere, “Avusturya İslâm Din işleri Teşkilatı”(Islamische Glaubensgemeinschaft in Österreich) kurulmuştur.

Bu teşkilat kurulduktan sonra Afgan asıllı bir Müslüman olan Dr. Ahmed bu teşkilatın başkanı olarak seçilmiştir. Onun birkaç sene önceki vefatından sonra da, yerine Suriye asıllı olan Prof. Anas Schakfeh seçildi. Teşkilat Başkanı, Avusturya’da bulunan bütün Müslüman cemaatlerinin katıldıkları bir seçimle seçilmekte, Avusturya Devleti bu seçime karışmamaktadır. Fakat teşkilatın bütün masraflarını Avusturya Devleti karşılamaktadır.


Avusturya Cumhurbaşkanı törenden sonra Akademi öğrencileriyle sohbet ediyor

Teşkilata bağlı okullar ve benim de bir ara orada Tarih dersini verdiğim bir “İslam Akademisi” vardır. Dili Almanca ve Arapça olan bu Akademiden mezun olanlar, Avusturya okullarında okuyan Müslüman öğrencilere Din Dersi öğretmeni olarak görevlendirilirler. Bunların maaşlarını da keza Devlet verir. Gerek öğrenci, gerekse öğretmenler arasından bayan olanların herhangibir başörtüsü sorunları da yoktur. Din dersi öğretmenleri, Akademi’den mezun olduktan sonra, Akademi öğretim üyeleri tarafından yapılan bir yeterlilik sınavında başarı gösterenlerden seçilir. Bu seçime de Avusturya Devleti hiçbir müdâhalede bulunmaz.

İşte 6 Aralık 04 günü bu güzel faaliyetleri yürüten teşkilatın 25. kuruluş yıldönümüydü ve yukarıda arz ettiğim tören bunun için yapıldı.

Bizim de davet edildiğimiz törene, Avusturya’da bulunan bütün dinî cemaatler davet edilmişlerdi. Hatta Hıristiyan papazları ve bir de Yahudi hahamı da vardı.

Avusturya Cumhurbaşkanı Dr. Heinz Fischer, Avusturya Meclis Başkanı Prof. Dr. Andreas Khol, Eğitim ve Kültür Bakanı Elisabeth Gehrer, Viyana Belediye Başkanı Dr. Michael Haupl, Türkiye hariç, Avusturya’da bulunan Müslüman devlet temsilcileri, üniversite öğretim üyeleri ve daha birçok zevatın iştirak ettiği tören, Birinci Viyana’da bulunan Belediye Sarayı’nda yapıldı.


Teşkilat başkanı Prof. Anas Schakfeh konuşmasını yaparken

Tören, Teşkilat Başkanı Anas Schakfeh’nin açılış konuşmasıyla başladı. Onun ardından, İslam Akademisi’nin ilâhi korosu, bir ilâhi okudu:

“Hû Hû Hû Allah

Lâ ilâhe illallah!”

İlâhilerden sonra, Prof. Dr. Susanne Heine, Ayet-i kerime ve Hadis-i şeriflere dayanarak, İslâm hakkında çok güzel bir konuşma yaptı. Din Psikolojisi alanında uzman ve theologien olan Prof. Heine’i müteakip, sırasıyla Viyana Belediye Başkanı Dr. Michael Haupl, Eğitim ve Kültür Bakanı Elisabeth Gehrer ve Avusturya Meclis Başkanı Prof. Dr. Andreas Khol birer konuşma yaptılar. Bu konuşmacıların tamamı, sözlerini, “Yaşasın Avusturyalı Müslümanlar!” diye noktaladılar.

Ve nihâyet kürsüye, Avusturya Cumhurbaşkanı Dr. Heinz Fischer geldi. Müslümanlara karşı sıcak bir tavır içerisinde konuşmasını yapan Sn. Fischer, hem İslâm’ı, hem de Müslümanları övdü. Müslümanların kendi ülkesinde serbestçe dinlerini yaşayabileceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı, kendisinden önce konuşanların yaptıkları gibi, “Yaşasın Avusturyalı Müslümanlar!” diyerek sözlerini tamamladı.

Ve program, Kur’an-ı Kerim’den ayetler okunarak son buldu.

Program boyunca, “neden benim ülkemden de bir temsilci yoktu?” diye düşünüp kendi kendime üzüldüm. Neden benim halkı Müslüman olan ülkemde kızlar başörtülü okuyamıyor, resmi törenlere iştirak edemiyor da, Avusturya’da, Viyana’da hem okuyor, hem de başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, en üst seviyeden insanlar tarafından iltifata mazhar oluyorlar?


Törene katılan Avusturya Cumhurbaşkanı konuşmasını yaparken

Bu soruların cevabı yoktu!!!!!!!!

Yoktu çünkü benim ülkem değil miydi ki bir Başbakan birkaç Hoca’ya iftar verdi diye onu alaşağı eden?

Bir de kalkmış AB’ye girecekler öyle mi?

Ey Müslümanlara o iğrenç muameleleri revâ gören sizler! Avrupalılar sizin yaptıklarınızı görmüyorlar mı zannediyorsunuz? Kendi değerlerine karşı bu kadar düşman olan bir toplum, başka bir topluma nasıl entegre olabilir? diye sormazlar mı zannediyorsunuz?

Bir insan, gerçek kimliğini sahiplendiği nisbette insandır!

Ihsan Süreyya Sirma