Kurbanlar (udhiye)

Umniye vezninde udhiye ve kariye vezninde dahiye, İydi adha (Kurban Bayramı) günlerinde kesilen, hayvanın ünvanıdır ki biz ona, (Kurban) tâbir ederiz.

Zebayih, bunun dahi umumî ismi olmakla, udhiyenin burada zikri, lâzım gelmiştir.

Kurban kesmeğe, tadhiye denir ki, ibadet niyyetiyle, vakti mahsusunda, buna tahsis edilen hayvanı tezkiyeden, yani zebh, yahut nahr etmekten ibarettir.

Tadhiyenin: Sıfatı, şartı, sebebi, vakti, rüknü, hükmü vardır.

Tadhiyenin sıfatı: Vücubdur. Hadîsi şerifte: «Hali vakti yerinde olup da kurban kesmeyen bize yaklaşmasın.» buyurulmuştur ki, bu gibi vâid, ancak vâcibin terkine lâhik olur.


Vâcip olan - kanın akıtılması - dır. Kurbanı diri olarak, tesadduk etmekle, - eğer kesilmiyecekse - vâcip ifâ edilmez.

Kanı akıtıldıktan sonra, etini tesadduk etmek, müstahaptır. Edilmese dahi, olur.

Tadhiyenin şartı - yâni vücubunun şartı - : İslâm, hürriyet, ikamet, sahibini şer'an zengin saydıracak servettir.

Müslim olmayana, hür olmayana, mukîm olmayana tadhiye, vâcip olmadığı gibi, sadakai fıtır nisâbına malik (1) olmayana dahi, vâcip değildir.

İkamet, şehirde ve köyde ve kırda mukîm olmağa şâmildir ki, misafir olmamak demektir. Nisâba mâlik olmayanların, tadhiyesi, tetavvu olduğu gibi, Mekkî olmayan huccac, misafir olmakla, onların tadhiyesi dahi, tetavvudur. Kıran ve temettuun kanı, vâciptir. (Nitekim, kitab-ul-hacta geçmiştir.)

Tadhiyenin vâcip olmasında, erkeklik şartı olmadığından, nisâba malik olan hür kadına dahi, kendi parasiyle kurban kesmek vâciptir.

Tadhiyenin sebebi: Vakittir. Vakit tekerrür ettikçe, tadhiye vücûbü dahi, tekerrür eder.

Tadhiyenin vakti: Kurban günleridir ki, zilhiccenin, onuncu, on birinci, on ikinci günleridir. Efdâl olan, ilk günüdür (2). Şehirlerde, Bayram namazından sonra ve köylerde ve göçebelikte, fecrin tulûundan sonradır. Çünkü, onların bayram namazı yoktur. Kurbanı, gece kesmek mekrûhdur.

Tadhiyenin rüknü: (Zekâtı câiz) olan hayvanı, tezkiyeden ibarettir.

Kurban olmak üzere zekâtı (yâni zebh ve nahrı) câiz olan hayvan üç nevidir: Deve, sığır, koyun.

Bunların hem erkeği, hem dişisi kurban olur (3). Ganemde, keçi dahi dahildir.

Tavuk ve horoz ve vahşî, hayvanlar, tadhiye edilemez.

Devenin ancak beş seneliği ve sığırın - inek, öküz, manda - iki seneliği ve ganemin bir seneliği, tadhiye olunur.

Koyunun, gösterişli olan altı aylığı dahi, kâfi olur.

Bir koç veya teke, ne kadar yaşlı ve cesametli olursa olsun, bir kişiden ziyadeye, kurban olamaz.

Bir deve veya sığır, yedi kişiye kadar, iştirak kabul eder (4). Bunun şartı: Şerikler hep ehlî kurbet olmak ve ancak kurban kasdiyle birleşmiş bulunmaktır.

(Ehli kurbet olmak), ehli islâm olmak, demektir. Çünkü, (kurbet) taattir. Taat dahi, islâm iledir. İçlerinde, müslim olmayan, yahut kurbandan başka maksadı olan: Meselâ, et almak veya ticaret etmek kasdiyle iştirak eyleyen olursa niyyet bölünme kabul etmeyeceği cihetle, hiç bi-rininki kabul olmaz.

İştirakin satın almadan önce olması evlâdır. Bir hür müslimin kurban etmek üzere satın aldığı, bir deve veya sığıra, ehli kurbetten altı kimse, sonradan dahi iştirâk edebilir.

Tadhiyenin hükmü: Dünyada, vücûb ahdinden kurtulmak ve ukbada, - hakkın fadli ve keremi ile - sevaba ermektir.

Kurbanlık hayvanın, keçi ve erkek veya dişi olmasında beis olmadığı gibi, boynuzlu veya boynuzsuz, yahut boynuzu biraz kırık veya erkek hayvanın enenmiş - yâni buruk - olmasında dahi, beis yoktur (5).

Kurbanın âtîdeki, ayıplardan ârî ve salim olması lâzımdır. Körlük, bir gözlülük, dişsizlik, kulaksızlık, sürüye yetişemeyecek veya kesim yerine yürüyemeyecek derecede topallık veya hastalık, kemiklerinin içinde iliği kalmamış derecede zayıflık, kulağının veya kuyruğunun ekser kısmı, yahut meme başları kopukluk.

Bu sayılan ayıplardan biri kendisinde bulunan hayvan, kurban olamaz.

Kurban, ayıpsız olarak satın alınıp ta, zikrolunan ayıplardan biriyle, müşteri nezdinde - sonradan - ayıplanmış olduğu takdirde, zengin olan onun yerine diğerini alıp, kurban eder. Fakir ise, o kurban yeter.

Fakire, udhiye vâcib olmadığından, iştira sırasında dahi, ayıplı bulunan kurban bile, ona kifayet eder.

Kurban edilecek hayvan, öldüğü sûrette dahi, zengine diğerini almak lâzım olup, fakire lâzım olmaz.

Kurban, fakirin iştirası ile — teayyün edeceğinden —, gâib veya çalınmış olduktan, ve yerine diğeri alınıp kesildikten sonra, meydana çıkarsa, fakir onu dahi keser. Zengine, kestiği kurban kâfidir (6).

Kurbanlık hayvan nezr ile (7) veya tadhiye için, iştira sebebiyle belli olmakta iken, tadhiye günleri, kurban edilmeyerek geçtiği takdirde, kurban mevcut ise, aynen ve yok olmuş ise, bedelen tesadduk olunur. Hüküm, gelecek seneye intikal etmez (8).

Tadhiye eden kimse, udhiyesinin etinden, hem yer ve hem yedirir. Yedirdiği kimse, fakir dahi, olmayabilir. Kurban eti, kavrulup ilerisi için saklanabilirse de, lâyık olan, tesadduk dahi etmek ve tesadduk edilen miktar, üçte birden az, olmamaktır. Zira, infakta bulunanlar hakkında bolluk olmak üzere, dağıtmayıp alıkoymak dahi, mendup olur.

Kurbanı — elinden gelirse ki (9) mendup olan da bulur — kendi eliyle kesmektir (10). Elinden gelmiyorsa, yanında bulunarak, başkasına kestirir.

Kurbanı ehli kitaba kestirmek, mekrûhtur.

Kurbanın postu tesadduk olunur. Yahut ondan kalbur veya dağarcık yahut sofra veya seccade, yahut kürk ittihaz edilir. Keçi, tulum çıkarılarak, ondan kırba veya kova yapılır (11). Yahut, post alıkonularak, intifa olunacak başka bir şey ile mübadele edilir. Satılıp, parası alınmaz, yahut yenecek veya içilecek bir şey ile değiştirilmez.

Kurbanın gerek eti ve gerek postu, satılıp parası alınır ve yahut — demirbaş olmayan — bir şey ile mübadele olunursa, semeni tesadduk edilir (12). O paradan, kasap ücreti dahi verilmez.

Kurbanın — zebhten önce — tüyünü kırpmak mekruhtur. Eğer kırpmış ise, onu tesaduk eder. Kurban edildikten sonra, derisinin yününü yolup veya kırpıp, kullanabilir. Kurbanlık hayvanın sütünden dahi, intifa mekruh olur.

İki kimse, hatâ edip her biri diğerinin koyununu, kurban etse, kesilen hayvan, kesenin kurbanı olmak üzere, câiz ve ödeme gayri lâzım olup (13), mevcut olduğuna göre, onların her biri — kesilen koyununu — alır. Yenilmiş ise, aralarında helâllaşırlar.

Eğer «benimki daha büyük yahut semiz idi» diye cimrilik ederlerse, her biri diğerine onun kıymetini ödemek ve — aldıktan sonra — tesadduk etmek lâzım gelir.

------------------

(1) Kitab-us-savmın sadakai fıtır bahsine bakınız. Nisâb da zekât kitabında geçmiştir.

(2) İstersen, bu üç günün her birinde, başka başka ve müteaddit kurbanlarkesebilirsin. Aleyhissâlâtü vesselâm efendimiz hazretleri vedâ haccında, yüz devekurban ettiler. Yaşları adedince olan altmış üçünü, kendi elleriyle kestiler ve mâdâsınıhazreti Aliye havale buyurdular.

(3) Devenin dişisi, sığırın dahi dişisi, koyun ve keçinin erkeği efdaldir.

(4) Kıran haccı, faslında zikrolundu ki, kurban edilen bir koyun veya keçi, birdeve veya sığırın yedide biridir.

(5) Yemek isin buruk, elbette daha lezizdir. Arık olmayan, uyuzun bile, kurbana zararı olmaz.

(6) Mesele: Hangi servet sahibidir ki, kurban bayramında ona, yalnız bir koyun kesmek lâzım, ve hangi dar gelirli ki, ona iki kurban kesmek lâzım gelmişolsun? Cevabı: yukarıda zikri geçendir.

(7) Nezir, vâcibin üstünde olur. Zira, zaten vâcip olan tadhiye nezredilmişolamaz.

(8) Mezkûr tesadduk, namaz fidyesi gibi, ibadet babında ahzı bilihtiyattır. Çünkü, her nimetin şükrü, kendi cinsinden olmakla, tadhiye dahi, mal nimetine, malenteşekkür kabilinden, bir malî ibadet demek olduğuna nazaran, onda aynen veyakıymet olarak, tesadduk, asıl olup, ancak şârii muazzam, sadaka, malda olan, günahkirlerini, izale ile, taamı tatyip etmek için, kan akıtılmasını tayin eylemiş olmak,muhtemel olduğu gibi bunda sadaka mânâsı itibar olunmayarak, nefsi iraka, asıl-olmak dahi ihtimal dahilindedir. Vaktin içinde, yani tadhiye günlerinde, mevcut iken, nassın kıyamına mebni, zannen tâlil ile, amel edilmemiştir. Vaktin geçmesinden sonra, ihtiyaten onunla amel edilmiştir.

(9) Elinden gelmemek erkeğe ayıptır.

(10) Besmele çekmenin Sûreti ve zebh âletini istimal etmenin yolu kitabı zebayihte zikrolunmuştur.

Bir kimse, kurbanı zebh için, başkasına emredip, kendi tesmiye etse, emredilen kimse de, zebh eylese, câiz ve o kurbanın ekil helal olur mu? Cevabı: Olmaz.

(11) Zeyd, kurbanın derisiyle, menzilinde intifa etmek câiz olur mu? Cevabı: olur.

(12) Satış sahih ise de, mekruh demektir. Vakıf gibi, olmak hasebiyle, satışınbutlanı, imam Ebû Yûsuftan menkuldür.

Zeyd, kurbanının derisini satıp, parası ile kendi yahut hizmetçisi intifa etmek, câiz olur mu? Cevabı: Olmaz.

Bu takdirde o paranın, fakirlere tesadduk edilmesi, lâzım gelir.

(13)Mesele: Nasıl olur ki, bir kimse başkasının koyununu, onun izni olmayarak, gadren zebh etmiş olduğu halde, — onun kıymetini ödemek — lâzım gelmesin?

Cevap: Kurban bayramı günü, bir kimse başka birinin kurbanını, onun izni olmayarak, kesiverse, — istihsanen — ödeme lâzım gelmez ve kurban kesilmiş olur.