Tevbe – Istigfar

Bir çagridir, istigfar.. "Bu hata ile yapilan tarifler beni gerçek anlamda tarif etmekten uzak olacaktir. Lütfen beni bu hata ile tarif etme.. lütfen beni sevmeye, sevgini sunmaya devam et" diye...

Istigfar – Tevbe

ISTIGFAR BAGISLANMA DILEMEKTIR. Bagislanma hatanin görmezden gelinmesinden farkli bir istektir. Sevginin yeniden iadesini, iliskinin eskisi kadar saglam ve belki de eskisinden daha güçlü bir hale dönmesini istemektir. Çünkü hata ile düsülmüstür. Düsenin ise yeniden kalkabilmek için eskisinden daha güçlü bir iliskiye ihtiyaci vardir. Eskisinden daha güçlü bir sevgiye...

Bir çagridir, istigfar.. "Bu hata ile yapilan tarifler beni gerçek anlamda tarif etmekten uzak olacaktir. Lütfen beni bu hata ile tarif etme.. lütfen beni sevmeye, sevgini sunmaya devam et" diye...

Insan donanim açisindan yeteneklerine bir sinir konulmadigi halde görüs alani sinirli var edilmis; duygulari sinirsiz, ama duyumsamalari sinirli yaratilmistir. Bulundugu zemin sartlari ise hayrin ve serrin karisik bulundugu bir durumdadir. Zemin akintilidir, dolayisiyla hayir ve ser sürekli yer degistirmektedir. Net tanimlamalar pek de mümkün degildir. Bu durum insan için hata yapmayi neredeyse kaçinilmaz kilmaktadir. Insandan beklenen bir melek olmasi degildir. Bulundugu zemin sartlari ve donanimi açsindan bu mümkün de degildir.

Istigfar ise, görünürde hatali, sapkin durusun aksine; içeride bir dogru durusun varligina isaret eder. Dönekligin olmadigini gösterir. Bu disaridan bakilinca görünen sapkin durusun, bu hatali görünüsün ise sadece bir sürçme oldugunu ispat eder. Eger o görünürde var olan tablo bir sürçme olmasaydi ve bir ihanetin meyvesi olsaydi, pismanlikla degil de bir lezzetlenmeyle, tatmin olmayla sonuçlanacakti.

Bagislanma istemek ise ancak pismanlikla birlikte olursa anlamlidir. Içerisinde pismanligin olmadigi bir bagislanma dileme sadece bir stratejik yan çizmedir ki, Medine münafiklarina bu tip bagislanma dilemenin hiçbir faydasi olmadigi Tevbe Suresi'ndeki ayetlerde açiklikla anlatilmistir:

"--Siz çikmis oldugunuz seferden--geri döndügünüzde gelip sizden özür dileyeceklerdir. Deki, bosuna özür dilemeyin, size inanmayacagiz. Dogrusu Allah haberlerinizi bize iletti. Bundan böyle Allah ve Resûlü sizin yaptiklarinizi görecektir. Sonra Gayb ve Haziri Bilen'e çevrileceksiniz. O ise size yaptiklarinizi bildirecektir. Kendilerinden yüz çeviresiniz diye size karsi Allah'a yemin

Kendilerinden yüz çeviresiniz diye size karsi Allah'a yemin edeceklerdir. Siz de onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar pisliktir. Varacaklari, yurt edinecekleri yer ise cehennemdir.

Kendilerinden razi olasiniz diye size yemin edeceklerdir. Fakat siz onlardan razi olsaniz da Allah fasiklar toplulugundan asla razi olacak degildir." (1)

Istigfar, hata sonrasi iman ile fisk ortasindaki çizgidir.(2) Istigfar imandandir. Hata sonrasi pismanlik; kalpte var olan sevginin, inancin, karsilikli var oldugu hissedilen emniyetin bir yansimasidir. Aklilla düsünülerek degil, hislerle kalpten direk olarak insanin pek de elinde olmayan bir yansimadir bu. Bu nedenle istigfar imandandir. Pismanliktir istigfar.. bir geriye dönüs deklârasyonudur. Hatanin hata oldugunu görmek, idrak etmektir. Bu gerçegi gerekirse deklere ederek açiktan söylemektir. Yani özür dilemektir.

Gerçekte de insan kendisine karsi yapilan kötü, hoslanilmayan bir fiilin sadece ve sadece hata sonucu olustugunu gördügü zaman hatayi görmezden gelir. Derinlerde gizli bir kin, bir gadir, bir kâle alinmama, hesaba alinmama gibi ciddi bir sorunun yansimasi olmadigini kesin olarak fark ettigi yerde, yapilan hatayi görmezden gelecegi gibi, hatayi yapana karsi da çogunlukla bir kirilma bile yasamaz.

Aksine size karsi hata yapan ve hatasinin farkina vararak, affedilmeyecegi endisesiyle uzaklasma egilimine giren birini siz kendinize yanastirmaya çalisirsiniz. Fiili bir yanasma olmasa bile size yüreginizde yakindir o. Küçücük bir dönüsü büyük olarak kabul eder, karsilarsiniz. Bize böylesi güzel duygular verenin kendisi ise elbette ki daha kerimdir.

Gerçek uzaklasma ise yüreklerdeki kibirdir. Bir kibir halini hissettiginiz birine karsi bir delil olmadikça fiili bir uzaklasma yasamasaniz bile yüreginizde, hislerinizde bir uzaklasma yasarsiniz. Kibrin açiga vuruldugu küçük bir olayi bahane ederek yüreklerdeki uzaklasmayi fiile dökersiniz.

Iblisin durumu bu açidan oldukça anlamlidir. Yürekte var olan kibir, "alçakgönüllü ol" emrine karsi isyan olarak açiga çikar. Ibliste de tam olarak böyle olmustur.(3) Rivayetlerde iblisin meleklerle birlikte gösterisli ibadetler içerisinde oldugu, ibadetini meleklerin yaptiklarindan daha mükemmel gördügü ve ilk ve en büyük hatasinin bu "kendini ve amelini begenmislik" oldugu, dem'e secde emrinde bu kendini begenmisligin, bu kibrin açiga çiktigi anlatilir.

Rivayetlerin sihhatinden tam olarak emin olmamakla birlikte neticeye baktigimiz zaman Iblis'in isyan öncesi durumunun rivayetlerle örtüstügünü görürüz. Meydanda bir emre itaatsizlik ve isyan vardir. Emrine itaatsizlik ve isyan edilen herhangi biri degildir. Bir hain , bir düskün ÑhasaÑ hiç degildir. O kendisini yoktan var eden, donatan ve ikramlarla kusatandir. Hakli olmayan her isyanin arkasinda ya bir kendi durumunu önemseme, dolayisiyla gurur; ya da karsidakini bir küçümseme, dolayisiyla kibir gizlidir. Iblis'te de var olan gurur ve kibir, nankörlük ve isyan olarak açiga çikmistir.

Eger derinlerde böylesi bir kibir gizli olmasaydi, hata pismanlikla, pismanlik istigfarla sonuçlanacakti. Hz. Adem'de oldugu gibi. Ayni durumdaki Adem AS. pisman olmus, pismanlik istigfara dönüsmüs, istigfar magfiretle sonuçlanmistir. Kibri yüzünden ayagi kayan Iblis, kaymasini mesrulastirmak ve olagan göstermek için, önünde egilmeye layik biri oldugu iddia edilen Adem'in hiç de kaliteli biri olmadigini ispat ile, yaraticiyi hatali ve haksiz duruma düsürmek için cennetteki dem ile Havva'ya vesvese verip hataya düsmelerine sebep olmustur. Hataya düsen ve Iblis gibi cenneten olan (kovulan) Adem AS. siddetle pisman olarak istigfara yönelmistir.(4)

Çekilen her sikinti bir hatanin sonucu olsa bile bir mükafatin da önsözüdür. Bu kainatta, bu hayatta kendini gösteren güzelim rahmetin tezahürü böyledir çünkü. Tohum sancilanir, çatlar, fidan olur.. Çekilen sanci fidan olmaya yol, menfez olur.. Anne sancilanir, çocuk sancilanir, hayatlar riske olur .. Ancak çekilen sikinti, yasanan risk bebege dünya hayatinin, anneye nimetlerin en güzelinin ikrami olur. Simsegi ve rüzgari rahmetin fiile dökülmüs hali olan yagmur takip eder.. geceyi gündüz.. her zorlukla beraber bir kolaylik zuhura gelir. Her sikinti bir ikrama inkilap eder. Hz. Adem için de böyle olmustur.. Rabbisi onu magfiret edip cennette belki de hiç bir zaman elde etmesi mümkün olmayan peygamberlikle ödüllendirmistir. Ugruna kainatin var edildigi "risalet" ile.

Iblis ise hatasini isyana dönüstürerek ümitsiz manasindaki "Iblis"lesmistir. Isyanini igvaya dönüstürmekle, yani insanlari ve cinleri saptirarak kendi düsüsünü olagan göstermek için merhametsizce bir kiyima dönüstürmekle uzaklasan, yakan, mahveden manasindaki "Seytan" olmustur.

... Her insan fitratinin ziddina bir yönelim içerisine girince aci duyar, bir yerimiz kanatildigi zaman aci duyulmasi gibi. Ancak nasil ki sürekli kanatilmalar duyumsamada bir gerilemeye sebep oluyorsa, sürekli islenen hatalar da manevi duyumsamalarda bir gerilemeye, duygularda bir törpülenmeye neden olurlar. Bu duygu asinimi içerisinde hata yapmak kolaylasir.

Iste böyle bir duygu asinmasindan kurtulmanin çaresi ise fiili bir dönüs, yani tövbedir. Dönüs demektir tövbe.. Ölüm döndürmeden önce her hâl-u kârda dönülecek olana dönmek demektir. Istigfar sürecini fiilen tamamlamak, hatadan dönmek, hatali olan o fiili islememek demektir.

Tövbe yasanmasi gereken bir süreçtir. Ameller kalplerdeki hallerin, kaplara dökülmüs halidir. Manevî hallerin maddi meyveleridir. Agacin meyve verebilmesi için hayattar olmasi gerekir. Ancak meyve vermiyor olmasi hayattar olmadigina veya hiç bir zaman meyve vermeyecegine, veremeyecegine isaret etmez. Sevapli ameller, fiili dönüsler de imanî hayatlarin maddî meyveleridir. Su an için bir dönüs yasanmamasi veya güzel amellerin hayatlarda tam olarak kendini göstermemesi imansizliga delil olamazlar. Veya hiç bir zaman o meyvelerin hayatta tezahür edip kendilerini göstermeyeceklerini ispat edemezler.

Kurumus agaç hali ancak bir fasik, bir münafik hayatidir. Istigfar ile o agaçlar dahi hayatlanip meyveye yönelebilirler. Tamamen kurudugu zannedilen köklerden hiç umulmadik sekilde hayat fiskirmasi gibi.

"De ki: Ey nefislerine karsi haddi asan kullarim.. Allah'in rahmetinden ümitlerinizi kesmeyiniz. Muhakkak ki Allah bütün günahlari magfiret eder. Gerçekten O Gafûr-ur Rahîm'dir. Rabbinize dönün ve azap gelip çatmadan önce O'na teslim olun.. sonra Ñbu dünya perdesi kapanir da, imtihan biterÑ yardim olunmazsiniz. Haberiniz olmayarak ansizin tepenize azap inmeden önce size indirilenin en güzeline tabi olun. Sonra ÑgünahkârÑ nefsin 'yaziklar olsun bana, Allah hakkinda gerçekleri göremeyip vakti kaçirmisim' demesi var. Yahut söyle demesi var: 'Eger Allah bana hidayet verseydi muttakilerden olurdum'. Yahut azabi yakininda gördügü zaman 'keske benim için tekrar bir firsat olsaydi da muhsinlerden ÑAllah'i görürcesine kulluk edenlerden, en güzeli yapanlardanÑ olsaydim' diye diye bakakalmak var...(5)

1. Tevbe Suresi 94-97. ayetler 2. bakiniz: Kavram sözlügü, fisk-günah bahsi. 3. Hicr Suresi 28-41, Isra Suresi 61-65. ayetler 4. Bakara Suresi 34-38, A'raf Suresi 11-27. Ayetler 5. Zumer Suresi 53-58. ayetler

© 2004 karakalem.net / Salih Özaytürk