FIKIH İLMİNİN ESASLARI - BEYAN MESELESİ

Soru: "Kitap ve Sünnet'te yer alan hüküm ile ictihada dayanan bir hükmün aynı değerde olmadığını biliyoruz. Beyan açısından, farklı keyfiyeti haiz hükümler vardır. (...) Teşri açısından beyanların mahiyetini ve tasnifini izah eder misiniz? Hükümlerin dereceleri nedir? (...) Bu konuları, ulu orta tartışmanın vebali var mıdır?"


CEVAP: Resul-i Ekrem (sav)'in, "Size Allah'ın (cc) kitabında bir delil bulunursa, onunla amel etmeniz gerekir. Terk etme hususunda hiçkimsenin özürü olamaz. Şayet, Allahu Teala (cc)'nın kitabında yoksa, o zaman geçerli sünnete müracaat etmeniz gerekir. Bu babta, benden bir sünnet yoksa, ashabımın söyledikleriyle amel edilir. Şüphesiz benim ashabım gökteki yıldızlar mesabesindedir. Hangisinin kavli ile amel etseniz, hidayeti bulursunuz. Ashabımın ihtilafı sizin için rahmettir"(1) buyurduğu malumdur. İmam-ı Şafii (rh.a), beyanların mahiyeti ile ilgili olarak şöyle demiştir: "Mana yönünden esasları birleştirmekte ve fer'i meseleleri tasnif etmekte kullanılan genel isme 'beyan' denir. Allahu Teala (cc)'nın kitabında, insanlar kulluk konusunda ölçü alsınlar diye açıkladığı beyanlar, birkaç şekilde tezahür etmektedir. Birincisi: Kullarına kat'i farz olarak yaptığı beyanlardır. Bütün farzlar bu gruba dahildir. Mesela; insanlar namaz, zekat, hacc ve oruçla yükümlüdürler. Açık ve gizli her türlü fuhuş kendilerine haram kılınmıştır. Şarap, leş, kan, domuz eti ve zina hakkındaki hükümler de nass ile sabit olmuştur. Abdest farzının keyfiyeti hakkındaki hüküm de aynıdır. İkincisi: Farz olduğu hususuna kitabında hükmederek, keyfiyetini (nasıl eda edileceğini) Resul-i Ekrem (sav)'in lisanı ile bildirdiği beyanlardır. Namazların sayısı, rek'atları, nasıl kılınacağı, zekatın miktarı ve ne zaman verileceği gibi hükümler böyledir. Üçüncüsü: Hakkında zahiri nassın bulunmadığı bir takım farzların Resul-i Ekrem (sav) tarafından beyan buyurulmasıdır. Zira, Allahu Teala (cc) kitabında; Resulullah'a (sav) itaat etmemizi, yasaklarından sakınmamızı emretmiştir. Resul-i Ekrem (sav)'in emir ve nehiylerini kabul etmek, aynı zamanda Allahu Teala (cc)'nın bir farzını tasdik etmek manasınadır. Dördüncüsü: Allahu Teala (cc)'nın talebini kullarının ictihadına bıraktığı ve diğer şeylerde olduğu gibi, bununla da imtihan ettiği beyanlardır."(2) Herhangi bir meseleyi müzakere ederken bu dört çeşit beyanın dikkate alınması gerekir. Kat'i nasslarla sabit olan hükümler, hakikatin ifadesidir. Fukaha, "Mevrid-i nass'da ictihada mesağ yoktur"(3) hükmünde ittifak etmiştir. Hesap gününe hazırlanan Müslümanlar, fuzuli tartışmalardan uzak durmalıdırlar. Halife Ömer b. Abdülaziz (rh.a): "Kim dinini münakaşalara hedef yaparsa, çok sık görüş değiştirir"(4) diyerek, fuzuli tartışmaların insanları mükezzip durumuna düşüreceğini belirtmiştir. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.

(1) İbn-i Abidin-Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar-İst: 1982, C: 1, Sh: 84. (2) İmam-ı Şafii-Er Risale-Kahire: 1979 (2. bsm), Sh: 21-22, Madde: 53-59. (3) Ebu Said Muhammed El Hadimi-Şerhu Mecami-İst:1305, Sh: 329. (4) Sünen-i Darimi-İst: 1401, C: l, Sh: 91, K.Mukaddeme: 29