İCTİHAD KAPISI

Soru: "-Bir sohbette, teknolojinin ilerlemesi ile ortaya çıkan ve insan hayatına tesir eden değişim konusu açıldı. Mecelle'de yer alan: "-Ezmanın tagayyuru ile ahkamın tagayyuru inkar olunamaz" şeklindeki külli kaidenin mutlak olup-olmadığı konusunda farklı görüşler ortaya çıktı. (..) Bu görüşlerden hangisi doğrudur? Bazıları "ictihad kapısı kapatıldığı için İslam fıkhı donup-kalmıştır" derken, bazıları "ictihad kapısının açık olduğunu, fakat müctehid saviyesinde alim bulunmadığı için yapılamadığını" ileri sürdüler. (..) İctihadın mahiyeti nedir? İctihad kapısı kapalı mıdır, yoksa açık mıdır? İctihad teşvik edilmiş midir ? Bir Müslümanın ictihad yapabilmesi için, hangi ilimlere vakıf olması gerekir? Bu ilimlere vakıf olamayan Müslümanların nasıl hareket etmeleri gerekir?"

CEVAP: Mecelle'de yer alan: "Ezmanın tagayyuru ile ahkamın tagayyuru inkar olunamaz" kaidesi, mutlak bir hüküm değildir. Daha önce yer alan: "-Mevrid-i nassda ictihada mesağ yoktur" şeklinde ifade edilen umumi hükmün bir parçasıdır. Birlikte mütalaa edilmesi gerekir. Mecelle'yi hazırlayan heyetin reisi Ali Haydar Efendi: "- Zamanın değişmesi ile değişen ahkam, örf ve adet üzerine kurulan hükümlerdir. Nass ile sabit olan hükümler değişmez. Zira nass örften daha kuvvetlidir. Nassın batıl üzere olması asla muhtemel değil iken, örf batıl üzere olabilir." (1) diyerek, bu inceliğe işaret etmiştir. İctihad meselesine gelince: Kitap, sünnet ve icma'da hükmü bulunmayan bir meselede (fer'i bir konuda); müctehid olan bir fakihin, bütün gücünü harcayarak bir sonuca varmasına ictihad denilir. (2) İslam alimleri; ictihad kapısını kapatmamış, aksine müctehid seviyesinde alimlerin yetiştirilmesinin farz-ı kifaye olduğunu belirtmişlerdir. Fer'i meselelerde ictihadda bulunan kadı'nın (hakim) "isabet ederse iki sevaba, hata ederse bir sevaba nail olacağı" sünnet ile sabittir. (3) Hata eden müctehidin günahkar olmaması, önemli bir hadisedir. Müctehid olan kimselerin, ictihadda bulunmaları teşvik edilmiştir. (4) Bir kimsenin ictihad yapabilmesi için; Kur'an-ı Kerim'de yer alan ahkam ayetlerinin lafızlarını, bu lafızların ıstılahi manalarını, şari'nin kasdını, konulan hükümlerle sağlanan maslahatı ve bertaraf edilen kötülüğü (mefsedeti) bilmesi şarttır. Ayrıca nasların; amm, has, mücmel ve sarih olanlarını , müteşebihatını, nüzul sebeplerini, nasih ve mensuhlarını, hükümlerin tearuzu (çatışması) halinde tercih kaidelerini bilmesi zaruridir. Bazı fakihler, müctehid kişinin Kur'an'ın tamamını ezberlemesini, şart koşmuş, bazıları ise bu ezberi ahkam ayetleri ile sınırlamışlardır. İctihad yapabilmek için sünneti bilmek de şarttır. Ahkam ile ilgili sünnetlerin neler olduğunu bilmeyen kimse ictihad yapamaz. Üzerinde icma edilen hükümleri de bilmek şarttır. İmam-ı Subki "Eğer bir kimse kitabı, sünneti, selef-i salihinden olan ulemanın ittifak (icma) ve ihtilaf ettikleri meseleleri, Arap dilini, kıyas ilmini, tafsilatı ile bilirse, o, müctehid mertebesine ulaşmış kişidir. Yoksa bütün ilimlere vakıf olmaları şart değildir." (5) diyerek, bir inceliğe işaret etmiştir. Müctehid olmayan bir mükellefin; bir meseleyi çözmek için bütün gücünü sarfetmesi ve bir sonuca varması ictihad degildir. Usul uleması, bu gayrete "Taharri" ismini vermiştir. İctihad edebilecek derecede ilme sahip olmayan bir mükellef; zaruri olarak, fakihlerin tercih ettiklerine uymak durumundadır. Bilgi ile amel, şekk ve tereddüdden hayırlıdır. (6) Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.

(1) Müderris Ali Haydar Efendi- Durerü'l Hükkam şerhu Mecelleti'l Ahkam- İst: 1314 C: 1 Sh: 102. (2) İmam-ı Zemahşeri- Essasü'l Belaga- Beyrut: 1965 Sh: 156 (3) Sahih-i Buhari-K. İ'tisam: 20, Sahih-i Müslim-K. Akdiyye: 15, Sünen-i Ebu Davud-K. Akdiye: 2, Sünen-i Nesai-K. Ahkam: 2. (4) İbn-i Hümam-Et Tahrir-Bulak: 1316 C: 3, Sh: 292. (5) Es Subki- Cemu'l Cevami-Kahire: ty C: 2, Sh: 383. (6) İmam-ı Serahsi- Temhidu'l Füsul- Beyrut:1393. C: 2, Sh: 293. (7) Sünen-i İbn-i Mace İst: 1401 C: 2 Sh: 1303 Had. No : 3950, Ayrıca İmam Ahmed b. Hanbel, El Müsned İst: 1401 C: 1 Sh: 379