Ahkâm-ı Cenaiz (cenazenin hükümleri)

Ahkâmın, cenaize izafeti, şeyin sebebine, izafetidir. Çünkü, meyyite mütalâllik, ahkâmın kâffesi, meyyit sebebiyle, müterettip ve onlarda, meyyitin vücudu, lâbüddür.

Cenaizin müfredi bulunan, cenaze lâfzında fetha ile (cenaze) câiz, fâsîhi, kesr ile (cinaze) dir (1).

Muhtazarı (2) yâni, nezi' halindeki hastayı, ona meşakkat olmadıkça, kıbleye karşı, sağ tarafına çevirmek, sünnettir (3).

Yüzü, oldukça kıbleye gelmek üzere - başı yükseltilerek - kıbleye doğru, arka üzeri, yatırmak dahi caizdir (4). Muhtazara, kelimei-tevhîdi telkin etmek dahi, sünnettir (5).

Telkini eden kimse, hastanın ölümüne sevineceklerden olmamak ve ona hüsnü-zannı bulunmak gerektir.


Tövbe her zaman lâzım olduğu (6), ve ölümü bildirmediği (7) cihetle telkini:

$

demek gibi, istitabe (tövbe etmesini istemek) tarzında, etmek dahi, kâfi ve münasiptir.

Muhtazarın akrabasına ve asdikasına ve yakınlarına, müstahap olan, hakkını yerine getirmek için, yanında bulunmaktır. Çünkü, müslimin müslim üzerinde olan haklarından biri de, hastalığında, onu iyadet etmektir (9). Kendisine, tevhid telkîn ve istiğfar ile beraber, Cenab-ı Hakka, zannı tahsin ve itimadını takviye edecek sözler ile, tezkir ve tesliyette bulunurlar, harareti varsa, az az su verirler ve mümkün ise, onu kıbleye çevirirler ve yanında (yâsini şerif) okurlar. Raad sûresinin okunması dahi, müstahsendir.

Vefatı vukuunda, çenesi enlice bir bez ile çekilip, ağzı kapatılarak, tepesinden bağlanır ve gözleri yumdurulur.

Ölüm vukuunda, ağız ve göz açık kalır olmakla, şeklin tahsini için, böyle emrolunmuştur.

Bu işleri yapan kimse:

$

der. Sonra meyyitin üzerine, bir örtü çekilir ve yanında, tiyb (güzel kokulu bir şey) bulundurulup, tütsü yakılır.

Şişmemek için, karnının üstüne, demir parçası yahut ayna konulur.

Elleri, yanlarına götürülmüş olur. Kollarını, göğsüne koymak câiz değildir.

Vefattan sonra, yıkanıncaya kadar, yanında Kur'an okunmak mekrûh olur. Bu meyyitin hadesli olmasından dolayıdır.

Vefatı teyekkun edildikten sonra, teçhizi tâcil olunur (10).

------------------

(1) Meyyite, cenaze itlâk olunduğu gibi, içinde meyyit bulunan tâbuta dahi, cenaze denilir. İçinde meyyit olan tâbut mânâsınca, cenazeye, naaş dahi denir.

(2)Muhtazar, kendisine mevt hâzır olmuş, hastadır. Kuddûs, kaddese sırruhu:

Sen edersin gerçi dünya bahsini, tatvil bugün Bu mütavvel bahsi yarın ihtisar eyler ölüm.

(3) Uykuda ve kabirde dahi, bu vaziyet, mesnundur.

(4) Yıkamakta ve üzerine namaz kılınacak olduğunda, dahi, meyyit bu halüzere, bulunur. Ve bunda gözlerini kapamak ve çenesini bağlamak hizmetleri, kolayolur. Âzanın, kavislenmesine, bu sûret daha mânî bulunur. Evvelkisi, sünnet olmakcihetiyle efdâldir. Kısasen, öldürülecek kimse dahi, kıbleye tevcih olunur. Recmolunan, kıbleye tevcih olunmaz.

(5) Telkîn zamanı, nezi halinde ve —gargaradan— evveldir. Yalnız 1â ilâheillallah, demek kâfidir. Hadisi şerifte, emr olunan odur. Hasta, gayri müslim ise, şehadeteyn kelimeteyni telkin olunur.

(6) İşte «Ölülerinize 1â ilâhe illallahı telkin ediniz.» hadîsinde mendup olan telkin, bundan ibaret olup, mevtadan, mecaz olarak nezi halinde bulunan hastalar, kasdolunmuştur.

(7) Zira tövbe, her günahın akıbinde vâciptir. Yeis halinde olanın da, tövbesimakbuldür. (Ve huvellezi yakbelüt-tevbete an ibâdihî) kavli kerimi mutlaktır.

(8) Çünkü, hasta kendinin, ihtizar halinde bulunduğunu anlatan, sözlerden,mütezarrır olabilir.

(9) Hastayı, ziya te ve hastaya bakmağa, temrîz denir.

(10) Meyyitin, defni levazımına, cihaz ve onu tedarike, teçhiz tâbir olunur.Gasl dahi, o cümledendir. Tâcil, ona ikramdır. Tacil vücubunu, sarif olan ,şey, mariz hakkındaki ihtiyattır. Tâ ki öldüğü iyice tahakkuk etmiş ola.